Mehmet Işikli. Şərqi Anadolu Cənubi Qafqaz mədəni mühitində Ərzurum və Naxçıvan bölgələrinin yeri və önəmi.

ÇapE-poçt

 

MEHMET IŞIKLI

Doç. Dr. Mehmet IŞIKLI, Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi,
Arkeoloji Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı,
ERZURUM. Hazır ki e-mail adres spam botlar tərəfindən qorunur , Baxmaq üçün Javascripti aktiv etməlisiniz.

 ERKEN TUNÇ ÇAĞINDA DOĞU ANADOLU GÜNEY KAFKASYA
KÜLTÜREL ÇERÇEVESİNDE ERZURUM VE NAHÇIVAN
BÖLGELERİNİN YERİ VE ÖNEMİ

 I.    Giriş
Antik Yakındoğu’nun kuzeyinde kalan dağlık kuşak aynı zamanda bu coğrafyanın en önemli kültür bölgelerinden birini oluşturmaktadır. Bölgede çalışan uzmanlarca bu büyük bölge, “Güney Kafkasya-Doğu Anadolu Kültür Bölgesi” olarak tanımlanmaktadır. (Resim.1) Büyük Mezopotamya Kültür Bölgesi’nin kuzey sınır topraklarını da oluşturan bu coğrafi ve ekolojik kuşak, jeolojiden etnik yapıya bir çok çeşitliliği bünyesinde barındırmaktadır.

Engebeli ve yüksek topografyası, dağların arasında uzanan vadi ve akarsu yatakları, zengin akarsu sistemleri, geniş ve bol otlakları ile bu zorlu kuşak, erken dönemlerden itibaren yerleşik ve/veya hareket halindeki birçok gruba ev sahipliği yapmıştır. İlk insani izlerin görülmeye başladığı Paleolitik süreçten itibaren önemini devam ettiren ve Asya içleri ile Yakındoğu coğrafyası arasında bir bağlantı yeri olan bu topraklar için Erken Tunç Çağları oldukça önemli bir kültürel süreçtir. Kültürel birlikteliğin sağlandığı bu süreç için Doğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeydoğusundaki Erzurum-Kars Platosu ve Nahçıvan oldukça önemlidir. Aynı coğrafi kuşağın birer parçası olan bu topraklarda arkeolojik araştırmaların başlangıcı yaklaşık yüz yıllık bir geçmişe sahiptir . Arkeolojik araştırmalar açısından bu geniş kültür bölgesinin Güney Kafkaslar kısmı Doğu Anadolu’ya nazaran çok daha iyi ve detaylı araştırılmıştır. Bu çalışmada söz konusu arkeolojik araştırmalar ışığında, iki yörenin III. Bin yıldaki kültürel süreci analiz edilecektir.

II.    Erken Tunç Çağ’ında Doğu Anadolu-Güney Kafkasya Kültür Bölgesinin Kültürel Çerçevesi: Kura-Aras Kültürü
Yakındoğu Arkeolojisi’nin kronolojisinde kabaca M.Ö. III.bin yıla karşılık gelen Erken Tunç Çağlar (bundan sonra ETÇ) insan oğlunun uygarlık tarihinde bir çok ilkin görülmeye başladığı bir dönemdir. Kentli ve organize toplulukların boy gösterdiği güneydeki Mezopotamya ve onunla bağlantılı toprakların aksine kuzeyde kalan dağlık kesimde, Neolitik ve Kalkolitik dönemlerin uzantısı kabul edilebilecek, erken tarımcı ve hayvancı yerleşik yada yarı yerleşik köylü toplulukların varlığı söz konusudur . Bununla birlikte bölgede, E.T.Ç. ile birlikte önemli değişim ve yenilikler de kendini göstermeye başlar. Aslında bu değişim E.T.Ç.’nin hazırlayıcısı kabul edilen Geç Kalkolitik Çağla birlikte başlar. Kafkasya Arkeolojisinde “E-neolitik Dönem” olarak da tanımlanan Kalkolitik Çağın, bilhassa son evresi bu nedenle bölge arkeolojisi için oldukça önemlidir. Araştırmaların daha yoğunlaştığı Güney Kafkasya’da E-neolitik dönemde, yerleşik erken tarımcı toplulukların genelde ovalık ve düz alanlarda ve akarsu yakınlarında konumlanan yerleşimler kurdukları dikkati çeker . Bu gruplar için büyük baş ağırlıklı hayvancılık oldukça önemlidir. Bununla birlite E-neolitik’in sonunda yerleşim ve nüfus sayısında ciddi artış gözlenir . Bu süreçle birlikte otlak zengini yamaçlar ve platoluk yüksek alanlar yerleşime açılmıştır. Hayvancılık tarımcılığın önüne geçmiş yerleşik veya yarı-yerleşik hareket halindeki pastoral (hayvancı) gruplar bölge geneline hakim olmaya başlamıştır.
Bu süreç ve devamında gelecek olan ETÇ sürecinde Güney Kafkasya-Doğu Anadolu Kültür bölgesi genelinde ve onun uzantısı olan birçok alanda kültürel anlamda birlikteliği sağlayacak olan büyük bir kültürel fenomenin varlığı söz konusudur. Yakındoğu Arkeolojisi üzerine çalışan birçok araştırmacının ilgisini, sahip olduğu coğrafi ve kronolojik büyüklükle çeken bu kültürel olgu, “Kura-Aras Kültürü” veya “Erken Transkafkasya Kültürü” gibi farklı adlandırmalarla anılmıştır. Bu kültürel olgu, sahip olduğu bu büyüklük sebebiyle terminolojisinden kronolojisine değin bir dizi kronik problemi bünyesinde taşımaktadır .
Bu güne değin kültürün geniş yayılım coğrafyasında yürütülen kazılar, bu kültürün belli başlı parametrelerinin gün ışığına çıkmasını sağlamıştır. Buna göre bu kültürün mimarisi genelde yuvarlak veya dikdörtgen planlı, tek odalı en çok iki odalı, tek sıra taş temelli veya temelsiz, duvarları kerpiç ve çamur dal örgü tekniğinde yapılmış, duvarları ve tabanları sıvalı, içlerinde ocak, fırın ve seki şeklinde vazgeçilmez mimari unsurları olan, girişleri genellikle damdan, penceresiz evlerden oluşmaktadır . Konutlar genelde tek tip ve çoğunlukla domestic (evsel) amaçlıdır. Genellikle önceden tasarlanmayan yerleşimlerin etrafı nadiren surla çevrilidir .
Bu kültürün çanak çömlek geleneği ise çoğunlukla el yapımı, iyi açkılı, iyi pişirilmiş genellikle büyük geniş ağızlı çömlek ve çanaklardan oluşmaktadır. Maşrapalardan tepsilere değin form çeşitliliği görülse de hâkim formlar çanak ve çömleklerdir. Genelde koyu dış yüzey renkli kapların iç yüzeyleri ise açık renklerdedir. Siyah-Kırmızı renk kontrasına sahip kapların hamurunda taşçık ve bitkisel katkı dikkati çeker . Bu kapların dış yüzey işlemlerinde bezeme önemli bir unsurdur. Kazıma ve kabartma tekniğinde yapılan bezemelerde naturalistik, geometrik unsurların yanı sıra çoğunlukla şematize edilmiş hayvan ve insan figürleri dikkati çeker . Çanak çömlek dışında kültürün pişmiş topraktan eserleri arasında hayvan figürinleri, sabit ve taşınabilir ocaklar ve kap altlıkları bulunmaktadır.
Bu figürünler ve taşınabilir objeler kültürün temsilcisi halkların sosyo-ekonomik yapısına dair güçlü ipuçları sunar. Gerek göçebe çadırına öykünerek yapıldığı düşünülen yuvarlak planlı evler, gerek taşınabilir objelerin fazlalığı, bu halkların göçebe veya yarı göçebe topluluklardan oluştuğunu araştırmacılara düşündürmüştür. Fakat yerleşimlerde saptanan güçlü mimari gelenek bunların daha çok yarı göçebe/yaylacı (mevsimlik hareketlilik) modeline sahip topluluklar olması gerektiğini işaret etmektedir. Nitekim bu toplulukların temel geçim şekli olan hayvancılığa ait veriler (arkeozoolojik kanıtlar) incelendiğinde büyük ve küçükbaş hayvan oranları dikkate alındığında, tam göçerliğin bu gruplar için çok da uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuçta bu grupların sosyo-ekonomik modeli için; “tarım destekli yarı göçebe (yaylacılık) hayvancılık” demek çok daha uygun olacaktır .
Kura-Aras Kültürü’nün maden ve metal işlemeciğine dair eldeki veriler sınırlı olmakla birlikte bu kültüre ait halkların bu konuda belli bir seviyeye ulaştıklarını göstermektedir. En azından bu süreç Orta Tunç Çağ ve devamında bir metalürjik eyalet haline gelecek olan Güney Kafkaslar (Transkafkasya) için iyi bir başlangıç süreci olarak kabul edilebilir . Bu kültüre ait halk gruplarının inanç sistemleri de oldukça tartışmaya açıktır. Kazılan merkezlerde kamusal nitelikte tapınak ve tapınım alanlarının çok az olması veya hiç bulunmaması nedeniyle ev tipi tapınım önerilmiştir. Evlerde ele geçen hayvan ve insan figürleri ile süslü antropomorfik ve zoomorfik ocaklar ve bu ocakların etrafındaki bazı bulgulardan hareketle evsel tapınım ve buna bağlı bazı kültlerin (boğa kültü ve ata-kabile şef kültü gibi) varlığı öne sürülmüştür . Yine bu toplulukların inanç dünyaları ile ilgili olarak ölü gömme gelenekleri ve mezarlarına dair de bilgilerimiz son derece sınırlıdır. Bilhassa Güney Kafkasya’da saptanan ve kazılan bazı mezarlık alanlarından hareketle; yerleşim dışı ve inhümasyon gömü geleneği olduğunu, mezarların basit toprak-sandık mezardan kurgan tipi mezarlara kadar çeşitlilik gösterdiğini genelde tekli ve/veya daha nadiren kolektif gömülerin görüldüğünü, mezarlara ölü hediyesi olarak çanak, çömlek figürün ve çeşitli takıların (boncuklar) bırakıldığını söyleyebiliriz .

III.    Kura-Aras Kültürel Çerçevesinde Erzurum ve Nahçıvan Yörelerinin Yeri ve Önemi
Yukarıda genel anlamda dinamikleri verilmeye çalışılan Kura-Aras Kültürü’nün yayılım bulduğu geniş Güney-Kafkasya ve Doğu Anadolu Kültür Bölgesi ve onunla yakın bağlantılı topraklar içersinde Erzurum-Kars yöresi ve Nahçıvan Bölgesi özel bir konuma sahiptir. Uzun yıllar konu üzerine çalışan uzmanlarca bu kültürün birçok problemi içersinde ortaya çıkış yeri ve süreci tartışma konusu olagelmiştir. Bu konuda genel kanı; Güney Kafkasya özellikle Aras Vadisi bu kültürün köken toprakları olarak görülmek istenmiştir . Aras Nehrinin geçtiği topraklar içersinde Erzurum-Kars platosu ve Nahçıvan, araştırma yoğunluğu ile bu kültüre özellikle kültürün ortaya çıkma ve biçimlenme dönemine dair bir dizi önemli sonuçlar koymuştur.
Nahçıvan’da yürütülen arkeolojik araştırmalar bu kültürün önemli bir dizi yerleşimini gün ışığına çıkarmıştır. Kültepe I ve II yerleşimleri, Maxta Kültepesi I ve II, Ovculartepesi, Erebyengicesi ve Xalaç bu açıdan öne çıkan merkezlerdir . Özellikle 1950’li yıllarda Abibbullayev tarafından kazısına başlanan, 9 m.lik kültürel depozitiyle Kültepe I anahtar yerleşim durumundadır .  Buradaki kazılar kültürün mimarisinden metalciliğine dair bir dizi önemli sonuçlar ortaya koyarken özellikle kültürün kökeni ve kronolojisine dair de somut kanıtlar üretmiştir. Eneolitik yerleşim katının üzerine gelip yerleşen Kura-Aras halkları burada kültürün en erken ve biçimlenme sürecini yaşarlar . Bölge arkeolojisi konusunda önemli isimlerden biri olan Veli Baxşeliyev’e göre Kültepe I’in en erken katları IV. binin ikinci yarısına tarihlenmelidir. Buna göre bu kültürün en erken başlangıç evresi (Erken Kura-Aras Kültürel süreci) M.Ö. 3500-3200/3000 tarihleri arasında yaşanmış olmalıdır . Son dönemde yine V. Bahçeliyev, S. Aşurov ve ekibi tarafından yürütülen Maxta ve Ovcular tepesindeki kazılar da, bunu destekler yönde ve kültürün Nahçıvan genelindeki sürecine dair veriler ortaya koymuştur .
Yine kültürün köken toprakları içersinde kalan Erzurum-Kars yöresinde de geçtiğimiz yüz yılın ortalarından itibaren gerçekleştirilen kazı ve araştırmalar kültüre ve onun başlangıç sürecine dair bir dizi önemli veri üretmiştir. 1940 ve 1960 lı yıllarda H.Z. Koşay tarafından Erzurum Ovası’nda bulunan Karaz, Pulur ve Güzelova höyüklerinde yürütülen kısa süreli kazılar bu açıdan önemlidir. Bilhassa bu yerleşimlerden Karaz Höyüğü, tıpkı Kültepe I gibi anahtar yerleşim niteliğine sahiptir. 1944 yılında tek sezonluk gerçekleştirilen Karaz kazıları daha çok kültürün keramik geleneğine dair önemli bir buluntu topluluğunu ortaya koymuştur . (Resim.2 ve 3)
2000-2005 yılları arasında Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü’nce desteklenen ve tarafımca yürütülen bir proje kapsamında Koşay’ın Karaz, Pulur ve Güzelova kazılarının veri ve sonuçlarının tekrar değerlendirilmesi yapılmıştır. Son dönemde yürütülen kazılar, özellikle Sos Höyük kazıları dikkate alınarak yapılan tekrar değerlendirme çalışmalarına göre 9 m.lik güçlü ETÇ katlarına sahip Karaz Höyüğünde kültürün en erken sürecinin yaşandığı, daha çok keramik ağırlıklı verilerle ortaya konmuştur . (Resim. 2 ve 3) Buna göre Karaz I olarak tanımlanan en erken evrenin keramikleri Kura-Aras Kültürü’nün en erken ve biçimlenme sürecinin keramiklerinden oluşur ve bölgenin Geç Kalkolitik Çağ’dan gelen özelliklerinin de bu grupta devam ettiği görülmektedir . Sos Höyük kronolojisine göre bu “biçimlenme süreci” Nahçıvan’daki sonuçlarla örtüşür durumda M.Ö. 3500-3000 yılları arasında yaşanmış olmalıdır . (Resim.3 ve 5)  
Yine aynı proje kapsamında 2001 yılında Erzurum Ovası’nda yer alan Pulur Höyüğü’nde tarafım ve Erzurum Müzesince yapılan sondaj çalışmasında bölgede Orta Kalkolitik Çağın varlığı keramik ve radyo karbon kanıtlarla ortaya konulmuştur. Bilhassa bu sondajdan ele geçen siyah açkılı keramikler tipik Kura-Aras keramiklerinin öncüsü niteliğindedir . (Resim.4)
Fakat Erzurum Bölgesi genelinde kültürün en erken aşamalarının yaşandığını en net ortaya koyan proje 1994-2003 yılları arasında Avustralya Melbourne Üniversitesi’nden Prof. Dr. A. Sagona tarafından yürütülen Sos Höyük kazılarıdır . Sagona özellikle Sos Höyük’ün Geç Kalkolitik ve ETÇ I katlarının (M.Ö. 3500-3000) verilerini ve Gürcistan’daki Enenolitik sürece tarihlenen bir dizi yerleşimi (Berikldeebi, Treli, Sioni, Arukhlo gibi) dikkate alarak Kura-Aras Kültürü’nün köken topraklarının içersinde Erzurum yöresinin de dâhil edilmesi gerektiğinin altını özellikle çizmiştir .
IV.    Genel Değerlendirme ve Sonuç
Yukarıda da görüldüğü gibi Güney Kafkasya-Doğu Anadolu Kültürü Bölgesi olarak tanımlanan zorlu ve çeşitlilik arz eden büyük coğrafi-ekolojik kuşağın, ETÇ süreci büyük oranda Kura-Aras Kültürü olarak bilinen geniş çaplı kültürel kompleks tarafından karakterize edilmektedir. Bu günkü politik sınırları aşan bu kültürün bir ucu Filistin Levant düzlüklerine ulaşırken bir diğer ucu Kafkas Dağlarının kuzeyine ulaşmaktadır. Bu geniş ve karmaşık kültürel yapının ortaya çıkış (biçimlenme) süreci ve “köken toprakları” büyük tartışma konusu olmuştur ve çoğu kez politik bir tartışma konusu dahi edilmiştir . Fırat, Aras, Kura ve Çoruh gibi belli başlı nehirler tarafından sulanan ve Yakındoğu’nun “su deposu” olan Güney Kafkasya ve onun doğal uzantısı dağlık Doğu Anadolu Bölgesi, bu büyük kültürel fenomen için en uygun köken topraklarıdır. Kafkasya’daki Mezopotamyayı yaratan Kura ve bilhassa Aras nehirlerinin suladığı yüksek ve otlak açısından verimli topraklar bunun için son derece uygundur.
Nitekim bölgede 1900’lü yılarından başından beri devam eden arkeolojik kazı ve araştırmalar bu yönde önemli kanıtlar sunmuştur. Bilhassa Kültepe I ve II, Ovculartepesi, Karaz ve Sos Höyük’teki kazılar oldukça önemlidir ve bu yerleşimler konu ve bölge arkeolojisi için anahtar yerleşimlerdir. Bu açıdan baktığımızda bu gün olduğu gibi, dün de Azerbaycan ve Özerk Nahçıvan Cumhuriyeti ve bu topraklarla her bakımdan güçlü bağları olan Doğu Anadolu toprakları büyük bir kültürel birlikteliği ortaklaşa yaratmış ve paylaşmışlardır.
KAYNAKÇA
Abibbullayev 1959    O.A. Abibbullayev, Arkheologicheskiye raskopki v Kyul-Tepe, Bakı, 1959.
Azerbaycan 2008    Azerbaycanda Arxeoloji Tedqiqatlar, Azerbaycan Milli Elmler Akademiyası Arxeologiya ve Etnoqrafiya Instutu, Bakı, 2008.
Baxşeliyev 2006    V. Baxşeliyev, Azerbaycan Arxeologiyası, Bakı, 2006
Baxşeliyev and Marro 2009    V. Baxşeliyev, C. Marro, The Archaeology of Nakhichevan: Ten years of New Discoveries, Ege Yayınları, İstanbul, 2009.
Baxşeliyev vd. 2010    V. Baxşeliyev, L. Ristvet, H. Gopnik, S. Aşurov, Naxçıvanda Arxeoloji Tedqiqatlar, Naxçıvan, 2010.
Baxşeliyev vd. 2010    V. Baxşeliyev, C. Marro, S. Aşurov, Ovçular Tepesi, Bakı, 2010.
Chernykh 1992    E. N. Chernykh, Ancient Metallurgy in the USSR, Cambridge, 1992.
Işıklı 2006     M. Işıklı, “Erzurum Pulur Höyüğü Çalışmaları: Kuzeydoğu Anadolu Keramiği Üzerine Gözlemler” Ege Üniversitesi Arkeoloji Dergisi VIII, 13 vd. İzmir ( 2006).
Işıklı 2007    M. Işıklı, “Erzurum Bölgesi’nde Karaz Kültürü’nün Başlangıcı: Son Dönem Araştırmalarının Genel Bir Değerlendirilmesi” Doğudan Yükselen Işık: Arkeoloji Yazıları, Atatürk Üniversitesi 50.Kuruluş Yıldönümü Arkeoloji Bölümü Armağanı, (Editör – Birol CAN – Mehmet IŞIKLI), 325-350, İstanbul, 2007.
Işıklı 2009    M. Işıklı, “Erken Transkafkasya Kültürü’nde Din ve Dini Aktiviteler ile Kült Objelerine Yönelik Genel Bir Değerlendirme”, Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu’na Armağan Kitap (Eds. Haluk SAĞLAMTİMUR vd.), İstanbul, 2009, 333 – 352, 2009.
Işıklı-Can 2010    M. Işıklı, B. Can, “Türk Tarih Kurumu Adına Erzurum Bölgesi’nde Yürütülen Araştırmaların Son Dönem Verileri Işığında Genel Bir Değerlendirmesi” Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu – XV. T.T.K. Kongresi, 11-15 Eylül 2006-Ankara, 43-50 (2010).
Işıklı (yayında)    M. Işıklı, Doğu Anadolu Erken Transkafkasya Kültürü: Çok Bileşenli Gelişkin Bir Kültürün Analizi, Arkeoloji Sanat Yayınları, İstanbul.
Koşay-Turfan 1959    H. Z. Koşay, K. Turfan, “Erzurum-Karaz Kazısı Raporu”, Belleten 23/91 (1959), 349 – 413.
Kiguradze-Sagona 2003    T. Kiguradze- A. Sagona, “On the Origins of the Kura-Araxes Cultural Complex”, Archaeology ın the Borderlands: Investigations in Cauc-asia and Beyond  (Ed. A.T. Smith and K.S. Rubinson), Los Angeles 2003, 38 – 94.
Kohl-Tsetskladze 2001    P. L. Kohl- G. R. Tsetskladze, “Kafkasya’da Arkeoloji Pratiği; Milliyetçilik ve Politika”, Cogito: Arkeoloji; Bir Bilimin Katmanları 28 (2001) 171 – 196.
Kuşnareva 1997    K. Kh. Kuşnareva, The Southern Caucasus in Prehistory: Stages of Cultural and Socioeconomic Development from the Eighth to the Second Millennium B.C. (Translated by. H.N. Michael), Philadelphia, 1997.
Palumbi 2003    G. Palumbi, “Red-Black Pottery: Eastern Anatolian and Transcaucasian Relationships around the Mid-Fourth Millennium BC.”, Ancient Near Eastern Studies 40 (2003), 80 – 134.
Piro 2009    J.J. Piro, Pastoralism in Early Transcaucasian Culture: The Faunal Remains From Sos Höyük  (Unpublished Ph.D. dissertation) New York University 2009.
Sagona 1984    A. T. Sagona, The Caucasion Region in The Early Bronze Age, Part 1-3, BAR International Series 214 (iii), Oxford, 1984.
Sagona 2010    A.T. Sagona, Sos Höyük: An Ancient Settlement Near Erzurum” Geçmişten Geleceğe Armağan: Arkeolojik, Kültürel ve Estetik Yansımalar, (Eds. M. Işıklı vd.) Atatürk Üniversitesi Yayınları, 42-52, Erzurum, 2010.

 

 tura

turb  turcturdture

 

 

Saytdakı yeriniz: Əsas səhifə SİMPOZİUM Məqalələr Mehmet Işikli. Şərqi Anadolu Cənubi Qafqaz mədəni mühitində Ərzurum və Naxçıvan bölgələrinin yeri və önəmi.
Yuxarı qayıt